Erdoğan’dan “Filistin’e destek” masalı
Birleşmiş Milletler çatısı altında, “Filistin meselesine çözüm bulunması ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesi” konulu uluslararası bir konferans düzenlendi. Konferansta konuşan AKP şefi Tayyip Erdoğan, Filistin halkına yönelik saldırılara karşı güya ses yükseltti. Gazze’de yaşananları soykırım olarak niteleyen Erdoğan, İsrail’in işgal ve ilhak politikalarına “karşı çıktı”, Filistin’in BM’ye tam üyelik hakkı olduğunu savundu.
Arada bir Filistin konusunda “keskin” laflar etmek durumunda kalan Erdoğan’ın bu çıkışları ile siyasal pratiği arasında büyük bir açı var. Dolayısıyla bu son “çıkış”, Erdoğan’ın siyasi pratiğinin ne kadar ikiyüzlü ve tutarsız olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Konuşma, kağıt üstünde Filistin halkının haklarını savunan bir metin gibi görünse de Erdoğan’ın söylemi ile Saray rejiminin politikaları arasındaki derin uçurumu yeniden teyit etmiştir. AKP iktidarı, yıllardır İsrail’le ticareti artırmış, askeri ve diplomatik ilişkileri defalarca yeniden kurmuş, Doğu Akdeniz’de İsrail’in enerji projelerine ses çıkarmamış ve Filistin halkının mücadelesini lafta desteklerken, pratikte ise İsrail’in bölgedeki varlığını dolaylı olarak meşrulaştırmıştır. Gazze bombalanırken İsrail’le ticaret rekorları kırılması, Erdoğan’ın BM’deki “vicdan” çağrılarını boşa düşüren en net kanıttır.
Bugün Erdoğan’ın “Gazze Filistin’indir” sözleriyle alkış toplaması, başka şeylerin yanı sıra uluslararası düzlemde artan Filistin dayanışmasının zorunlu bir sonucu da olmuştur. Dünya halklarının sokaklarda, kampüslerde, işyerlerinde yükselttiği Filistin’le dayanışma mücadelesinin büyümesi, kapitalist devlet liderlerini “tutum almaya” zorluyor. Erdoğan da bu rüzgardan faydalanarak yerlerde sürünen imajını düzeltmeye çalışıyor. Ancak halklar Erdoğan’ın bu “çifte standardını” iyi biliyor. Filistinli çocukların ölümü karşısında kürsüde timsah gözyaşları döken Erdoğan, Gazze’yi bombalayan İsrail uçaklarına yakıt taşmaya devam ediyor. Kendi ülkesinde ise çocuk işçiliğini, yoksulluğu, polis şiddetini, grev yasaklarını ve baskı rejimini tırmandıran bir iktidarın başında oturuyor.
Erdoğan, “soykırımcı” dediği İsrail’e yönelik bugüne kadar hiçbir gerçek yaptırım uygulamamış, aksine hem diplomatik hem ekonomik/ticari hem de askeri ilişkileri sürdürmüştür. Daha önce yaşanan kimi gerilimlerin ardından ise İsrail’le ilişkileri döne döne normalleştirmiştir. Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçiliği hala açık, serbest ticaret anlaşması yürürlükte, savunma sanayi bağlantıları zaman zaman gündeme geliyor…
Bu tablo, Erdoğan’ın konuşmasının sadece halkları oyalamaya dönük bir aldatmaca olduğunu gösteriyor. Filistin için gerçekten bir şey yapmak isteyen bir iktidar, önce İsrail’le tüm ekonomik ve diplomatik ilişkilerini keser, İsrail’i fiilen boykot eder, emperyalist ABD ekseninden çıkar ve bölge halklarıyla eşit temelli ilişkiler kurar. Erdoğan’ın nunların hiçbirini yapmadan “hamasi nutuklar” atması, sefil çıkarları için hem içeride hem dışarıda Filistin halkının acılarını istismar etmekten başka bir anlam taşımıyor. Nitekim soykırım çetesinin başı Netanyahu da Erdoğan’ın nutuklarından hoşlanmasa bile hiçbir şekilde ciddiye almıyor.
Erdoğan’ın BM kürsüsünden “vicdan” çağrısı yaparken, kendi ülkesinde Kürt halkına, devrimcilere, öğrencilere, işçilere ve kadınlara uyguladığı devlet terörünü unutturmak istemesi de ayrı bir iki yüzlülük örneğidir. Gazze’deki abluka karşısında konuşan Erdoğan, Türkiye’de kendine biat etmeyen herkesi kuşatma altına almış bulunuyor. Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkı savunulurken, Türkiye’de kendi kimliğini, dilini, kültürünü savunmak isteyen halklara baskı ve zorbalık uygulanıyor. Dolaysıyla Erdoğan’ın Filistin çıkışı, ikiyüzlülükten ibarettir.
Erdoğan’ın konuşmasında dile getirdiği, Netanyahu hükümetinin yayılmacılığı, İsrail’in Gazze’deki soykırımı ve iki devletli çözümün sabote edilmesi vb. gelişmeler somut gerçeklerdir. Ancak zıt yöndeki tutumuna rağmen Erdoğan’ın bu gerçekleri dile getirmek zorunda kalması hem kendisi hem de rejimi için utanç verici bir tablo oluşturmaktadır.
Hapishanede Filistin eylemine soruşturma
TKİP dava tutsağı Onur Kara’ya Tekirdağ 2 No’lu F Tipi’nde gerçekleştirdiği Filistin eylemi için disiplin soruşturması açıldı.
Siyonist İsrail’in Gazze de Filistin halkına dönük 7 Ekim 2023’ten bu yana şiddetlenen soykırım ve işgal saldırısı ikinci yılını geride bıraktı. Savaşın ikinci yılında işgal güçlerinin ambargosu Filistin halkının en temel yaşamsal ihtiyaçlarına dahi ulaşmasını engelledi. Sağlık, eğitim gibi temel hizmetler durma noktasına geldi. Bunun yanında ambargo Gazze’de ciddi bir açlık krizine neden oldu. Bombardımanların yanı sıra açlıktan da çok sayıda bebek ve çocuk ölümü yaşandı.
Filistin halkının yaşadığı bu soykırım, ambargo ve işgal saldırısına dönük zindanlardan da tutsaklar Filistin halkı ile çeşitli dayanışma eylemleri gerçekleştirdi.
Tekirdağ 2 No’lu F tipinde TKİP dava tutsağı Onur Kara, soykırım, ambargo ve işgal saldırısına dikkat çekmek için 23 Ağustos’ta bir günlük açlık grevi gerçekleştirmişti.
Onur Kara’nın Filistin halkı ile dayanışma için yaptığı açlık grevine hapishane yönetiminin disiplin soruşturması açtığı öğrenildi.
Kızıl Bayrak / Tekirdağ
|