Sincan’da fabrikalardan Filistin mesajları
Sincan İşçi Birliği, çeşitli fabrikalarda çalışan işçilerin mesajlarını paylaşarak işçi sınıfını Filistin halkı ile dayanışmaya çağırdı.
SİB sosyal medya kanallarında yayınlanan işçi mesajları şu şekilde:
“Hidromek işçisinden:
‘Tek suçlu Netanyahu mu?
Arkadaşlar televizyonda ya da sosyal medyada her yerde katil Netanyahu, katil İsrail deniyor. Peki katile kolaylık sağlayan, onunla işbirliği içinde olan da katille aynı suçu paylaşmış olmaz mı?
Örneğin Türkiye›de halen Yunanistan, Mısır, ve Filistin Batı Şeria’daki kukla yönetim üzerinden İsrail ile ticaret sürdürülmüyor mu?
Azerbaycan petrolü Ceyhan üzerinden İsrail’e ulaştırılmıyor mu?
Peki İsrail demek ABD demek değil mi? Bu devletin başkanı Tayyip Erdoğan daha geçen hafta ABD’nin Gazze’yi silahsız biçimde teslim almak istediği onur kırıcı sözde barış anlaşmasını savunmadı mı? Yine sermayenin ülkemizdeki devleti bir ABD örgütü olan ve üyeleri İsrail’e kalkan olan NATO ülkesi değil mi? Yine NATO’nun ve ABD’nin ülkemizdeki onlarca üssü bulunmuyor mu? Gazze’deki katliamı baş sorumlularından Trump’a Tayyip Erdoğan dostum deyip durmuyor mu? İktidarın küçük ortağı MHP ise hamasi söylemler dışında AKP’ye gerçekten itiraz ediyor mu?
Daha çok şey yazılabilir. Ama her şey gösteriyor ki; aslında İsrail içimizde. İşbirlikçileri büyük yalanlar eşliğinde Filistin Halkı’nın soykırımına ortak oluyor. Kendi sefil bireysel ve partisel çıkarları için bu suça ortak oluyorlar. Bizler Filistin Halkı’nın, insanlığın dostlarını ve düşmanlarını daha iyi tanımalıyız. Ve mücadeleyi içimizdeki İsrail yanlılarına karşı vermeliyiz ilk önce.”
Sincan OSB işçisinden:
“Dün paylaştığınız ve Filistin Halkı ile dayanışma içinde olanlara yapılan saldırının fotoğrafını gördüm. AKP iktidarının nasıl da İsrail’in yanında durduğunu, İsrail’e karşı çıkan (gerçekte sorunu istismar eden) kendilerinden olmadığında nasıl canileştiğini bir kere daha gördük. Herkesi gerçekte İsrail işbirlikçisi olan AKP-MHP iktidarına ve ABD emperyalizmine karşı mücadeleye çağırıyorum. Yarın 17.00’da Kolej metroda yapacağınız eyleme katılacağım. Tüm işçi kardeşlerimi de eyleme çağırıyorum. Siyonizme, emperyalizme ve işbirlikçilerinin zorbalığına geçit vermeyelim.”
Hidromek işçisinden:
“Öncelikle fabrikamdaki işçi arkadaşlarıma (herkese değil geneline)Filistin Halkı’na karşı yapılan soykırıma karşı duyarsız kaldıkları için yazıklar olsun diyorum. Her gün dakikalarca futbol, para, abuk subuk konular üzerine onlarca dakika konuşuluyor. Fakat Filistin için 5 dakika bile konuşulmuyor. Bu söylediğime karşı savunmaya geçenler olacak ve şunu diyecek; “ iyi de elimizden bir şey gelmiyor ki, konuşmak neye yarar ki?”. Ne yaptık da bunu söylüyoruz. Bakın Türkiye’nin her yerinde insanlar sokağa çıkıyor. Avrupa resmen ayakta. Özellikle de İtalya işçi sınıfı. İtalya’da bugün genel grev var. Demek ki elden bir şey gelebiliyor. Fakat biz kendi dünyamızdan başka yere bakmıyoruz. Kendi bireysel çıkarımıza saplanmış durumdayız. Başka bir şeyi göremiyoruz. Büyük bir çürüme yaşıyoruz içimizde. Kendimize gelelim arkadaşlar. Filistin Halkı için şehir meydanlarındaki eylemlere katılalım. Fabrika içinde temsilcilere Filistin için ses çıkaralım diyelim. Sosyal medyada Filistin için paylaşımlar yapalım, hikayeler atalım. Yüreğimiz bugün bu soykırım için yanmayacak da ne zaman yanacak? Susmak, izlemek, duyarsız kalmak insanlıktan çıkmaktır. Gelin insanlığımızdan çıkmayalım.”
Ulusoy (Eaton) işçisinden:
“Her şeyden önce insanlık onuru için Filistin Halkı’na yapılan zulme ve soykırıma karşı durmalıyız. Ülkenin her yerine, buna cami,kafeler, fabrikalar dahil, ülkenin her kurumuna yani dünyanın dört bir yanına ulaşan bir eylem dalgasıyla bu barbarlığa karşı durmalıyız.
Tabiki bu yapılanlar insanlık suçu. Ve bu insanlık suçunun sorumluluğuna sessiz kalan herkes ortaktır. Fabrikamızda Türk Metal sendikası yetkili. Zulme karşı sessiz kalmamak için sendikayı harekete geçirmeliyiz.
Bir sözüm de hükümete... Hükümet de bu zulme ortaktır. Çünkü hiçbir şey yapmamakla beraber kendi vatandaşlarını susturmak için her seferinde sözlü kınama ile yetiniyor. Bir yandan da ticareti açık bir şekilde sürdürüyor. İçeride işçileri eziyor dışarda Filistin Halkı’nın soykırıma uğramasını izliyor.”
Ankara Beko işçisinden:
“Filistin 21. yüzyılın kanayan yarası. İnsanlık onuru ve adaletin ayaklar altına alınıp, sessizliğe gömülen dünya liderlerinin acizlikte son noktası.
Din, dil, ırk ayırt etmeksizin tüm dünyanın bir olup, bu zulme dur demesi lazım ve buna Türkiye olarak net bir şekilde öncülük etmemiz lazım. İnançlarımız, insanlığımız ve geleceğimiz için, ileride çocuklarımız torunlarımız bize bu soykırımı katliamı sorduklarında yüzlerine bakabilmek için.
Maalesef AKP iktidarı bu konu hakkında diğer her konuda yaptığı gibi algı yaparak sözde masada ama eylemde ise çekimser ve pasif durumda. Ülke yönetimi bir kişiye bırakıldığı için rahip olayıyla başlayan ekonomik yıkım süreci artarak devam etti. Bu yüzden şu an ki Türkiye aşırı kırılgan ve dış etkilere açık durumda. O yüzden ekonomist dünya liderimiz hiçbir risk almamakta ve hükümet olarak bu zulme seyirci kalmakta. Bir tweet ile yıkılan ekonomi geldiğimiz son durumda zincire bağlanmış bir Türkiye’ye dönmüş durumda. Ve AKP hükümeti önümüzdeki seçimleri kazanmak uğruna kimseyle arasını bozmak istemeyen, kimseye ses çıkartamayan her geçen gün daha pasif bir ülke konumunda ilerliyor. Benim şahsi görüşüm şudur; Filistin’e gerekirse fiili olarak tam destek verilmesi gerekiyor. Bu süreçte net destek verecek ülkeler ile iletişime geçilmesi ve kendine hayrı olmayan Birleşmiş Milletler den ayrı bir cemiyet kurularak o masadan ortak kararların alınıp eyleme geçilmesi gerekiyor. Bu yolda çıkacak ekonomik krizmiş, savaşmış, cartmış curtmuş hiç bir şey önemli değil. Çünkü herkesin bildiği gibi ileride sıra bize de gelecek. Bu insanlık suçuna karşı fabrikalar da sendikalar ile birlikte veya ayrı bir şekilde toplanıp birbirimize neler yapabileceğimiz hakkında konuşmalar yapmalıyız. Her fabrikadan birer kişi belirleyip daha büyük ortak bir görüşme ayarlamalıyız. Eylemler ve insanları bilinçlendirme adına yapılacak her şey ilk önce kendi sesimizi duyurmamıza ve örgütlü bir büyümeye sebep olur.”
Kızıl Bayrak / Ankara
|