İçindekiler:

15 Ekim 2025
Sayı: KB 2025/13

Gazze Planı'nın gözde taşeronu
Trump'ın planının sponsoru AKP mi?
ABD kapısında "meşruiyet" dilenmek
Erdoğan'dan "Filistin'e destek" masalı
Erdoğan soykırımcı şirketleri ayakta tutuyor
İktidarın baskı stratejisinin yeni boyutu
Erdoğan'ın uçağında Saray'ın soytarıları
Ankara Gar Katliamı'ndan bugüne.
Sincan'da işçilerden Filistin mesajları
Ağaların post kavgası!
Yataş'ta yaşananlar ve ötesi!
Öncü işçiler öğrencilere nasıl davranmalı?
Yeni süreç ve Kürt sorunu
Toplumsal dönüşüm arayışı
Liman işçileri savaş için çalışmaz
Barbarlık, direnişin iradesini kıramadı!
Soykırımın üzerine inşa edilen "barış"
Trump-Netanyahu görüşmesi
Gazze'de suç ortaklığı
Söz ile eylem arasındaki sınav
Wuppertal'da anma
Sinan, Ulucanlar ve sınıf devrimciliği...
Yeni dönem ve gençlik mücadelesi.
OHAL genelgelerinden korkmuyoruz.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Yataş’ta yaşananlar ve ötesi

Ekonomik ve sosyal yıkım, işçi sınıfı saflarında sendikalaşma eğilimini güçlendiriyor. Kapitalistlerin saldırılarına tam destek veren sendikal ihanet şebekelerinin tutumu ise işçi sınıfı saflarında sendika değişikliği arayışını da gündeme getiriyor. Sendika değişikliği girişiminin en güncel örneklerinden biri de Yataş’ta yaşandı.

Yataş işçisi mücadeleyi, Öz İplik-İş ihaneti büyüttü

Yataş’ta uzun yıllardan beri toplu sözleşmeler işçilerin bilgisi dışında, kapalı kapılar ardında imzalandı. Bu sözleşme dönemi öncesinde işçiler taleplerini somutlaştırıp, Öz İplik-İş ağalarına bildirdiler. Bu talepler için fabrika içinde fiili eylemler yaptılar. Sefalet dayatmasına karşı iş bıraktılar. Sömürü, yoksulluk ve sendikal ihanet çarkını kırmak isteyen Yataş işçileri, toplu sözleşme sürecinde taleplerini eylemli bir biçimde savundular.

İşçilerin kararlılığı karşısında bocalayan Öz İplik-İş ağaları, büyüyen tepkiyi dindirmek için “Yüzde 40’ın altında sözleşmeye imza atmayacağız, gerekirse greve çıkarız” gibi söylemlerle işçileri oyalamaya çalıştılar. Bu söylemlerin yalan olduğu çok geçmeden ortaya çıktı. Öz İplik-İş, işçiye sormadan, yüzde 22’lik sefalet artışına onay verdi. İhanetçi kimliğine yeni bir halka ekledi.

İhanet sözleşmesi, Yataş işçilerinin öfkesini ve tepkisini büyüttü. Yataş işçileri Öz İplik-İş’ten istifa etmeye başladılar. Yaklaşık 500 işçi istifa etti. İşçilerin Öz İplik-İş’ten istifa etmesi yalnızca sendika ağalarını değil, Yataş kapitalistini de korkuttu. Yataş kapitalistinin en büyük destekçisi olan Öz İplik-İş’in saltanatının çökmesi, patron için kurduğu sömürü çarkının zarar görmesi, sefalet sözleşmeleri düzeninin yıkılması anlamına geliyordu.

Yataş kapitalisti, hizmetkârı Öz İplik-İş ağalarının saltanatının sürmesi için düğmeye bastı. Sendika değişikliği için çalışma yürüten ve istifa sürecine önderlik eden 10 işçiyi işten çıkardı. Ardından 12 işçi daha işten atıldı. Bu saldırıları gerçekleştiren Yataş kapitalisti yalnız değildi. Büyük tekstil fabrikalarının patronları Yataş patronunun arkasında saf tuttular. Yataş patronuna tam destek verdiler. Zira sendika değişikliği durumunda, işbirlikçi–ihanetçi Öz İplik-İş’le kurdukları, yıllardır tıkır tıkır işleyen düzenin bozulmasından korktular. Saray rejiminin Çalışma Bakanlığı da Yataş kapitalistinin yanında saf tuttu.

DİSK Tekstil ne yapıyor?

Düşük ücretler, sosyal hakların gaspı, ağır çalışma koşulları ve sendikal ihanet gibi sorunlara karşı harekete geçen Yataş işçileri, DİSK Tekstil’e üye olmaya başladılar. Bu adımı atan işçilerin en büyük handikabı, DİSK Tekstil’in kendisiydi. DİSK Tekstil, Yataş işçilerine deyim yerindeyse “cennet” vaat etti. Ama öte yandan kendilerinden beklenileceği gibi işçilerin özneleşmesine hizmet eden her girişimi baltaladılar. DİSK Tekstil ağaları, başından itibaren işçilerin iradesini ve mücadele azmini zayıflatan bir yaklaşım sergilediler.

DİSK Tekstil, üretiminin yüzde 69’unu ihraç eden Yataş patronunun yetiştirmek zorunda olduğu siparişlerin aksamasını, işçilerin üretimden gelen gücünü kullanmasını örgütleyerek, işçilerin hazır oldukları iş yavaşlatma ve iş bırakma eylemlerine önderlik ederek sağlayabilirdi. Ancak tıpkı Greif ve Aksaray Sarp Tekstil’de olduğu gibi, fiili ve meşru mücadeleden özenle kaçındılar. İşçilerin bu yönlü taleplerini duymazdan geldiler.

Hep yaptıkları gibi “yasal zeminden ayrılmayalım” söylemleri ile işçilerin bilinci bulandırıp eylem kapasitesini düşürdüler.  Yataş işçisinin üretimden gelen gücünü kullanmasını gündeme bile almadılar. İşçilerin sürecin öznesi olması ve eylemli bir tarzda sendikal hak ve özgürlüklerine sahip çıkması yolunda adım atmaktan özenle kaçındılar. Yataş fabrikası önünde kitlesel olmayan bir basın açıklaması yapmakla yetindiler.

İşçinin en güçlü silahı, iç örgütlülüğüdür. Yataş işçisinin iç örgütlülüğünün sağlam olduğu koşullarda, Yataş kapitalistinin ihracat bağlantıları ve yaptığı anlaşmalar ellerinde patlayabilirdi. DİSK Tekstil ağaları, işçi kıyımlarının yaşandığı süreçte bile pasif tutumlarını değiştirmediler. Böylece kendi ihanetçi kimliklerini bir kez daha ortaya koydular.

Sendikanın görevi işçiyi yalnızca üye yapmakla sınırlı değildir. Asıl yapılması gereken, işçilerin fiili-meşru gücüne dayalı eylemsel süreçleri örmek, “yasallık” tuzağından kurtulmak, işçi sınıfının mücadele yasalarına yaslanmaktır. Bu yapılmadı. Hareketsizlikten güç alan Yataş patronu baskıyı daha da artırdı. Bir yandan ileri işçileri işten attı, öte yandan Öz İplik-İş’in geri dönüşünü sağlamak için elinden geleni yaptı.

EMEP'in Yataş pratiği

Yataş işçilerinin sendika değiştirme sürecinde, EMEP’in oynadığı role de değinmek gerekir. Normalde tekstil sektöründe bağımsız bir sendika olan BİRTEKSEN’i örgütlemeyi de önüne alan EMEP, DİSK Tekstil’le buluşmakta zorlanmadı. Sınıf devrimcileri ile Yataş işçilerinin mesafesini açmak için DİSK Tekstil ağalarının “onlar marjinal, tehlikeli” türünden söylemlerine ortak oldu. Emek Partisi, sınıf devrimcilerinin Yataş işçileriyle olan bağını zayıflatmak için her şeyi yaptı. “Dev Yapı-İş Kayseri Bölge Temsilcisi’nin DİSK Tekstil ile bir bağı olmadığına” dair, DİSK Tekstil imzalı el ilanının dağıtımını da EMEP yaptı. Dolayısıyla işçilerin yeterince özneleştirilememesinden, üretimden gelen gücünü kullanmaya teşvik edilmemesinden ve ortaya çıkan önderlik zayıflıklarının tümünden EMEP çizgisi de sorumludur.

Yataş işçilerinin ihtiyaç duyduğu şeylerden biri dayanışmaydı. İşçilerin etrafında bir dayanışma ağı örmek gerekiyordu. Organize Sanayi Bölgesi işçileri ve kamu emekçileri, eylemli dayanışmanın doğrudan parçası olabilirdi. Oysa ki bu çerçevede en küçük bir adım atılmayarak dar grupçu bir çizgi izlendi. Öyle ki, DİSK’in Kayseri’deki en önemli ve yıllardır tek mevzisi olan Dev Yapı-İş bile sürecin fiilen dışında bırakılmaya çalışıldı. Kayseri İşçi Birliği’ni ve BDSP’yi yok sayan bir tutum sergilendi. DİSK Tekstil’in ihanet şebekesi, Yataş işçilerinin yakından tanıdığı sınıf devrimcilerini sürecin dışına itmek için özel bir çaba sarf etti. EMEP de bu suçlara ortak oldu.

Sendikaları kendi dükkânı gibi gören EMEP çevresi, Yataş sürecinde de sınıfın çıkarlarını değil, dar grup çıkarlarını esas aldı. Bu tür tutumlara başvuranların, kapitalistlere ve sendika ağalarına hizmet ederken sınıf mücadelesine zarar verdikleri aşikardır. “Çamur at, izi kalsın” anlayışına yol arkadaşlığı edenler, bataklığa yürümekte özgürdürler.

Yataş süreci ve sınıf devrimcileri

Sınıf devrimcileri, tüm güçleriyle Yataş işçilerini aydınlatma ve örgütleme çalışmalarını sürdürüyor. Temas noktalarını koruyor, var olan ilişki ağlarını mücadeleye hazırlıyorlar. Bu çalışmadan rahatsız olan DİSK Tekstil ağaları, işçilerin kulağına sınıf devrimcilerinin “tehlikeli, yasa dışı” olduklarını fısıldadılar, fısıldamaya devam ediyorlar.

Sınıf devrimcileri başından itibaren Yataş işçilerinin etrafında örülen ablukayı parçalamaya çalıştı. El ilanları ve diğer propaganda araçlarıyla Yataş işçilerinin sesini Organize Sanayi Bölgesi’nin dört bir yanına yaydılar. Yataş işçilerinin etkinliklerine dönük işçi desteğini artırmak için özel bir çaba gösterdiler. DİSK Tekstil ağaları ise fabrika önünde yapılan basın açıklamasına tüm kurumları çağırırken sınıf devrimcilerini davet etmediler.

Sınıf devrimcileri, Yataş işçileri etrafında örülen barikatı parçalamak, Yataş işçileriyle eylemli dayanışmayı örgütlemek için çabalarını yoğunlaştırmaya devam ediyor. Yataş işçileri kazanmak istiyorlarsa, tabanda birleşmeli ve kenetlenmelidir. Ancak bu şekilde Yataş patronuna geri adım attırabilirler. Ancak o zaman Öz İplik-İş’i kovabilir ve DİSK Tekstil ağalarının ihanetini engelleyebilirler. Bu yapılmadığında yenilgi kaçınılmaz hale gelir. Yataş patronu ve Öz İplik-İş ağalarının saltanatı devam eder.

Kayseri'den sınıf devrimcileri