İçindekiler:

1 Ağustos 2023
Sayı: KB 2023/12

İktidarı ve muhalefetiyle kokuşmuş bir düzen
Mafya şeflerinin şefi: Devlet Bahçeli!
Tarikatların karanlığını yaymak tercihi
Doğayı savunmak için topyekün direniş
AKP şefinin "Siyonizm'e hizmet maratonu"
Zorbalık "AB şalı" ile örtülebilir mi?
Doğalgaz "müjdesi" çok kullanışlı
Rant-talan politikaları
Sınıfa karşı sınıf
Metal işçilerinden TM'ye tepki
Metal TİSleri öncesi TM'nin bahaneleri
"Birlik olduğumuzda sesimiz daha gür çıkıyor!"
"İkinci Keman"dan da öte
Peru'da Lima'nın işgali
Yunanistan'da gerici saldırılar yoğunlaşıyor
Siyonist rejimin iç krizi derinleşiyor
Tahıl koridoru ve timsah gözyaşları
Lozan Antlaşması'na karşı yürüyüş
Frankfurt Havalimanı'nda işçi eylemi!
Gaz ve Nükleere "yeşil enerji" etiketi!
Grevdeki Corning Kablo işçileri anlatıyor...
Belediye işçisinin mücadelesi ve açmazları!
Kız çocukları gericiliğin girdabında!
"İmamların okula girmesine karşıyız!"
"Mücadelemizi güçlendirerek devam ettireceğiz"
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Doğalgaz “müjdesi” çok kullanışlı

 

Gerici-faşist rejimin seçimlerden önceki en büyük yalanlardan biri doğalgazla ilgili olandı. Şaşaalı seçim propagandası eşliğinde, “Karadeniz Doğalgazı Devreye Alma Töreni” bile düzenlediler. Bugünlerde petrol ve doğalgaza peş peşe yapılan fahiş artışlarla birlikte seçimlerden önce şişirilen “bedava” doğalgaz balonları patladı.

Konuyla ilgili açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Resmi verilere göre Nisan 2023’te Türkiye’de doğalgaz üretimi toplam tüketimin yüzde 1’ine bile denk gelmiyor…” dedi.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu aylık ve yıllık olmak üzere sektör raporlarını kurumun internet sitesinde yayınlıyor. Hazırlanan raporlarda, Türkiye’nin doğalgaz üretim, tüketim, ithalat ve ihracatıyla ilgili sayısal verilere yer veriliyor. Yanı sıra raporlarda doğalgaz piyasasında faaliyet gösteren lisans sahiplerinin ticareti ve doğalgaz tüketiminin sektörler ve iller bazında dağılımları hakkında bilgiler de yayınlanıyor.

EPDK’nin Nisan 2023 için yayınladığı Doğalgaz Piyasası Sektör Raporu’na göre, Türkiye doğalgaz arzının karşılandığı kaynakların yüzde 99,08’ini ithal ediyor. 

Yine aynı rapora göre, Türkiye’nin ithal ettiği doğalgazın yüzde 44,25’inin kaynağı Rusya. Rusya’yı yüzde 22,43 ile Azerbaycan takip ediyor. Türkiye’nin doğalgaz ithal ettiği ülkeler arasında İran, Cezayir ve ABD bulunuyor. 

EPDK’nin 2022 yılı Doğal Gaz Piyasası Yıllık Sektör Raporu’na göre, Türkiye 2022 yılında 53 bin 521,06 milyar metreküp doğalgaz tüketti. Yine aynı raporda, Türkiye 54 bin 662 milyar metreküp doğalgaz ithal ederken, 319 milyon metreküp doğalgaz üretti. 

Gerici-faşist rejiminin “doğalgazda dışa bağımlılığa son verecek” söylemleri tam bir demagojiden ibarettir. Uluslararası raporlarda, Türkiye’nin üretim verilerine yer verilmiyor ve Karadeniz’de “keşfedilen” toplamda 710 milyar metreküp olduğu söylenen doğalgaz rezervlerinden de söz edilmiyor. Bunun bir boyutu rezervlerin ispatlanmamış olması, bir diğer boyutu ise, bu demagojik söylemlerin emekçilerin gözünü boyamak amacıyla piyasaya sürüldüğü gerçeğidir.

Doğalgaz şovunu düzenli aralıklarla “müjdeleyen” Erdoğan, üretim tam kapasiteye çıktığında, rezervlerin ülkenin yıllık ihtiyacının yüzde 30’unu karşılayacağını ifade etmişti. Bunun üstüne bir de enflasyon oranlarını düşürmeye yarayan “bedava doğalgaz” politikası eklenmişti. Bedava doğalgazın kaynağı Karadeniz olmamakla birlikte torba yasayla ile vergilerin 4,3 milyar TL’sinin ücretsiz doğalgaz bedeli için harcandığı ortaya çıktı.

Benzin ve motorinden alınan ÖTV ve KDV oranları artırıldı. Fiyat artışları vergi artışlarıyla birleşince çok yüksek zamlar olup emekçileri vurdu. Benzer vergi artışları doğalgaza da gelmeye devam edecek.

Müjdesi bol olan ancak üretimi olmayan gazın bedeli vergiler yoluyla emekçilerin cebinden çıkmaya devam edecek.

 

Yoksuldan çok, zenginden hiç!

 

Sermaye iktidarının keyfi ekonomi yönetimi, seçimlerin ardından keyfi eziyete dönüştü. Tüm tüketim maddelerine gece-gündüz zam üstüne zam geliyor. Dolaylı vergi oranları artıyor. Mevcut bütçe yetmiyor, ek bütçe üstüne ek bütçe ekleniyor. Saray’ın harcamalarının ve yandaşa aktarılan paranın haddi hesabı yok.

Ekonominin başına getirilen Mehmet Şimşek’in ikide bir tekrarladığı “sıkı para politikası” işçi ve emekçilerin yaşamını derinden sarsıyor. Dünya batsa kapitalistlere teşvik vermeyi kesmeyenler, seçimi kazanmak için dev bütçe açıklarına yol açanlar, zam ve vergi artışlarıyla, bu açıkları kapatmak için işçi ve emekçilerin boğazını sıkmaya devam ediyorlar.

Saray ve avenesinin, işçi ve emekçilere yaşamı zindan eden yıkım politikaları sadece önce harcayıp sonra bütçe oluşturmaktan ibaret değildir. Aynı zamanda yoksulluk ve sefalete mahkûm edilen milyonlarca işçi ve emekçiden alarak bir avuç zengine ve yandaşa aktarmaktadır.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 2023 Mayıs ayı yatırım teşvik listesi bunu gösteriyor. Yapılan açıklamaya göre, 1503 şirket için düzenlenen teşvik listesinin parasal karşılığı 80 milyar 242 milyon 220 TL. Bu oran Nisan ayında 65,7 milyar TL olarak gerçekleşmiş. İşçilerin vergi yükü artışının karşılığı sermayeye teşvik oranlarının artırılması olarak yaşanıyor.

Devlete başvuru yaparak yatırım teşvik belgesi alan şirketler, “yatırımlarının” mahiyeti, miktarı vb. kriterlere göre AKP tarafından “teşvik” ediliyorlar. Bu teşvikler şunlardan oluşuyor. Katma değer vergisi istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, gelir vergisi stopajı desteği, sigorta primi işçi hissesi desteği, faiz ve kâr payı desteği, yatırım yeri tahsisi, katma değer vergisi iadesi. Bunlar sadece yatırım teşvik kapsamında verilenler. Bu sayılan vergi kalemlerinden geriye ne kalıyor? Dolaylı vergiler… O da kapitalistler için tartışma konusu bile değil. Milyar kazanan bir avuç asalak için gıdada, giyimde vb. KDV’nin ne olduğunun bir önemi var mı?

İşçiler, emekçiler ve emekliler ince matematik hesabıyla ay sonu getirmeye çalışırken, sermayenin tek adam diktatörlüğü yaşamın her alanında olduğu gibi işçiye eziyet sermayeye keyfiyet veriyor. Vergi toplama konusunda da “yoksuldan çok, zenginden hiç” ilkesine göre hareket ediyor.

İşçi ve emekçilerin daha cebine girmeden kesilen gelir vergisi üstüne KDV-ÖTV oranlarında yaşanan artışlarla devlet bütçesi oluşturuluyor. Övüne övüne “vergiyi tabana yaymaktan” bahsedenlerin işçi ve emekçi düşmanı politikaları vergi konusunda da kendini gösteriyor. Bu ülkenin tüm değerlerini sömürerek kâr rekorları kırarken tek kalem vergi ödemeyen şirketler/tekeller, sadece bugünü değil, geleceği de ipotek altına almaya çalışıyorlar.

Bu gidişe ‘dur’ demek işçi ve emekçilerin elinde. Sömürüye, baskıya ve vergi soygununa karşı, sermayenin ve tek adam rejiminin karşısına dikilmek, faturayı ödemeyi reddetmek için “sınıfa karşı sınıf” bakış açısıyla sınıf mücadelesi güçlendirilmelidir.

Açlığa, yoksulluğa ve insan onuruna aykırı dayatmalara boyun eğmemek için başka çıkış yolu yok...