11 Eylül'04
Sayı: 2004/36 (28)


  Kızıl Bayrak'tan
  Yeni Ceza İnfaz Yasa Tasarısı gündemde...
  Yeni CEZA İNFAZ YASASI aslına uygundur / görülmüştür!
  Eğitim-Sen'i kapatma talebiyle açılan davanın ikinci duruşması 15 Eylül'de....
  Savaş örgütü NATO'nun NAM-04 tatbikatı Konya'da başladı...
  Sarıgazi Şenlikleri'nde AKP ve jandarmaya büyük öfke
  Metaldeki ve Tekstildeki toplu iş sözleşmeleri görüşmeleri kritik önemdedir...
  Philips tekelinin işçi kanı üzerine kurulu dünyası
  İşgüvencemiz ve kazanılmış haklarımız tehdit altındayken göstermelik toplu görüşme aldatmacasına kanmayalım!..
  Zina sorunu üzerine
  Irak direnişi işgalcilerin saldırı ve manevralarına rağmen ilerliyor
  Emperyalist saldırganlığı direnen halklar püskürtecek!
  Birleşmiş Milletler emperyalist saldırganlığın hizmetinde
  Castleblair patronu saldırıyor, saldırtıyor
  Sportif aktiviteler işçileri kaynaştırıyor
  Sermayenin çözümleri de yalan ve çarpıtmaya dayalı
  Türkiyeli emekçilerin katılımı için daha çok çaba!
  Almanya'da sermayenin saldırılarına karşı emekçilerin protestoları sürüyor
  OPEL'de saldırı hazırlıkları
  Ekim Gençliği'nden..
  Okur anketi çalışmasından gözlemler...
  Sefaköy'de coşkulu 10. yıl etkinliği
  Despotik siyaset tarzı, demokrasi ve "biz"...
  Bültenlerden....
  İnfaz yasasıyla zindanlara yönelik kapsamlı saldırı tamamlanmak isteniyor
  Victor Jara: Şili'nin ölümsüz şarkısı
  Basından...
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Daha güçlü bir Kızıl Bayrak için
hep birlikte omuz omuza, yürek yüreğe!

Sevgili dostlar,

Gece vardiyası çıkışı Aksaray güzergahına giderken, stres ve yorgunluğumu üzerimden atan bir manzarayla karşılaştım. Şirinevler’den Topkapı’ya kadar bütün duvarlar gazetemiz Kızıl Bayrak’ın 10. yılı vesilesiyle çıkarılan afişlerle donatılmıştı. Yorgunluğun ve stresin yerine, büyük bir coşku ve heyecan aldı. “Ben de bir şeyler yapmalıyım” diyerek gazetemizi o sabah bayiiden aldım ve doğruca vardiyadan çıkan işçi arkadaşların yanına gittim. O an sadece dört arkadaşla karşılaştım. Genel bazı sorunları konuştuktan sonra gazetemizin 10. yılından bahsettim ve her birine Kızıl Bayrak’ın yeni sayısını verdim.

Aynı dönemde Genç İşçi Bülteni de yaygın olarak dağıtılmıştı. Bu dağıtıma dair birkaç düşüncemi aktarmak istiyorum. Bültenimizi olabildiğince genç işçiylle buluşturmamız gerekiyor. Örneğin, Doğu Sanayi Sitesi’nde genellikle bir kapı girişinden dağıtım yapılıyor. Dolayısıyla sadece o kapıdan geçenler bülteni alabiliyor. Oysa o kapı dışında 3-4 kapı daha bulunuyor. Dağıtımı yapılan yerden bülten alan işçiler “diğer kapılarda da dağıtılsa, diğer işçi arkadaşların da eline geçebilir, ya da işyerleri önünden kalkan servislere de dağıtılabilir, böylece birçok işçinin eline bülten ulaşabilir” diyorlar. Ayrıca sanayinin yan tarafında Çıraklık Okulu bulunuyor. Birçok bölgeden genç işçiler haftada bir gün bu okula geliyorlar. Bülten buraya gelen genç işçilere ulaşabildiği taktirde, birçok işyerine de ulaşmış olacaktır.

Gazetemiz Kızıl Bayrak’ta emeği geçen tüm arkadaşlara yürek dolusu sevgilerimi gönderirken, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Daha güçlü bir Kızıl Bayrak için hep birlikte omuz omuza, yürek yüreğe.

Kızıl Bayrak okuru bir işçi/İstanbul



Hakkımız olanı istiyoruz!

Bizler Mayıs ve Haziran ücretlerini alamayan ve yeni eğitim yılı için Milli Eğitim Bakanlığı’na başvuru yapmak zorunda kalan sözleşmeli öğretmenleriz.

Sizlerin de yardımıyla bu sene ücretli öğretmenler olarak hükümete mutlaka sesimizi duyaracağız. Bunca yıldır sizlerin de bildiği gibi ziraat, fen-edebiyat, veterinerlik, mühendislik vb. mezunlarını öğretmen olarak atadılar. Şimdi eğitim fakültesi mezunu olan binlercesi gibi işsiziz.

Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen atamalarını çok sınırlı sayıda yapıyor. Ama okullar açılır açılmaz boş kadrolar ücretli öğretmenlerle dolduruluyor. İnsanları yarı ücrete çalıştırıyorlar. Eğer ülkemiz gerçekten bir hukuk ülkesi olsaydı böyle bir şey asla mümkün olamazdı.

Bizler madem öğretmen olma yeterliliğine sahip değiliz, o zaman niçin üniversitelerden mezun ediliyoruz? Profesörler bizi mezun ediyor ama MEB atamıyor! Hadi bunu da geçelim, KPSS’den öğretmen olmak için yeterli puan alamayan binlerce kişi birçok ilde ücretli öğretmen olarak görevlendiriliyor. Madem ücretli olsa da öğretmenlik yapıyoruz, gerekli şartları taşıyan ilgili bölüm mezunları kadrolu hale getirilmelidir. Gerçek bir hukuk devleti bunu gerektirir. Bizler kimseden iş falan istemiyoruz. Sadece hakkımız olan mesleğimizi, herkesle eşit şartlarda yapmak istiyoruz.

Ücretli öğretmenler/Konya



Direnen halkların yanındayız!

ABD’ nin 11 Eylül sonrası başlatmış olduğu “özgürleştirme” operasyonunda Afganistan’dan sonra sırayı Irak almıştı. Ama Irak halkının onurlu direnişi ABD’nin başlattığı bu saldırıyı boşa çıkardı. Bunu 28 Haziran’da emperyalistlerin biraraya gelerek ev sahipliğini TC’nin yaptığı NATO zirvesinde özel gündem olarak önlerine koydular. Başta ABD olmak üzere emperyalistler ve onların uşakları Irak’ın bir an önce “özgürleştirilmesi” için ellerinden geleni yapma sözü verdiler.

ABD’nin “terörle mücadele” safsatasına baktığımızda, asıl teröristin kim olduğunu daha iyi anlarız. Ebu Garib’den Necef’e Irak halkına işkence ve zulüm gözler önünde yapılıyor. Aynı durum emperyalizme göbekten bağlı uşakları için de geçerli. Başta İsrail’in Filistin halkına yaptığı zulüm, işkence ve baskılar olmak üzere diğerleri de siyonist katillerden aşağı kalmıyor.

Türk burjuvazisinin öncü işçi ve devrimcilere, ezilen halklara nasıl baskı uyguladığını biliyoruz. Cezaevlerine yapılan operasyonlar, F tipi hücreler ve son olarak hazırlıkları yapılan L-D tipi yeni hücreler, işkenceler, gözaltında kayıplar, yargılı-yargısız infazlar vb. her türlü baskı ve zorla toplumsal muhalefetin önü kesilmeye çalışılıyor.

ABD, Irak’taki gerici rejimin yıkılması üzerine Irak halkının artık “özgürleştirilmiş” bir ülke olduğu safsatasıyla dünya kamuoyunu aldatmak istedi. Ancak fazla zaman geçmeden direniş başladı. ABD emperyalizminin Saddam rejiminden de beter olduğunu gören Irak halkı, zorba, katil ve işkenceci emperyalistlere gereken karşılığı vermeye başladı.

ABD emperyalizminin savaşın bittiğini ilan ettiği 1 Mayıs ‘03 tarihinin üzerinden uzun zaman geçmiş olmasına rağmen ne direniş bitmiştir ne de halklar “özgürleştirilmiştir”. Çünkü Irak halkı özgürlüğün emperyalizme karşı direnişle geleceğini bilmektedir. Bu nedenle Sünni-Şii demeden direniş cephesinde birleşmeye başlamışlardır. Türk sermaye iktidarı da emperyalistlerden yana olmuştur. İşbirlikçi uşak takımından başka bir tutum da beklenemez.

Hükümetin savaş destekçisi olmasının gerisinde efendisi ABD’ye ve kapitalistlere yaranma politikası vardır. Emperyalist-kapitalist sisteme ve uşaklarına karşı sergileyeceğimiz en iyi mücadele biçimi fabrikalarda örgütlenmemizdir. Üretim alanlarında örgütlenirsek direnen halklara destek olabiliriz. Unutmayalım ki, komşusunda çıkarılan yangına seyirci kalmak demek o yangını çıkaran haydutların yanında olmak demektir. Bizler haydutların yanında değil işçi ve emekçilerin yanında olduğumuzu gösterelim.

Çiğli Organize’den bir metal işçisi